Alışverişten Sonra

Regina yavaşça kafasını kaldırıp bana baktı ve gözlerim onunkilerle buluştu. Masmavi gözleri gerçekten çok güzeldi.

"Tabii oturabilirsin”diyerek beni kendime getirdi. Hemen bir sandalye çekeren oturdum. Regina

“Sen Blaise Thomas Longrange olmalısın , değil mi?” diye tatlı tatlı sordu. Ben de

“Evet ben Blaise” diye cevapladım sonra da ekledim

“Sen de Regina olmalısın ve sen de Josephine?”İkizler kısa bir an bakıştılar ve sonra bana döndüler. Regina ;

“Evet ama Regina’dan pek hoşlanmıyorum. Luna diyebilirsin. Daha sevimli…” dedi sırıtarak ve ben de aslında onun yeterince sevimli olduğunu düşünmeme rağmen onaylarcasına kafamı salladım. İkizine döndüm ve o da

“Evet Josephine ama bana da Elaine diyebilirsin” dedi. Bu kızların isimleriyle ne sorunları var? Elaine bana dönerek

“3.sınıftın değil mi?” diye sordu.

“Evet ama sanırım aramızda pek bir yaş farkı yok” dedim Luna’da katıldığını belirterek evet anlamında kafasını salladı.

“Ee , siz ne yapıyordunuz ? Ya da burada ne yapıyorsunuz?” diyerek konuşmaya çalıştım. Luna gülümseyerek ;

“Alışveriş yapıyorduk. Saatlerce dolaştık! O kadar yorulduk ki biraz dinlenmek zorunda kaldık” dedi ve merakla ekledi

“Sen burada ne yapıyorsun?” Sana bakıyorum ve sanırım hoşlanıyorum diyemezdim ya!

“Sadece alışveriş işte” dedim başımla paketleri işaret ederek.

“Sizin gibi biraz dinlenmek istedim”deyip gülümsedim. Bu kız çok sevimli.

Luna kaymak birasından bir yudum daha alarak ;

"Anneni nasıl atlattın?" dedi ve hafiften kızararak "Yani ne zaman görsem yanında da..." diye ekledi. Sanırım o da benden hoşlanıyor , yoksa neden dikkat etsin ki? Gülümsedim ve

"Biraz zor oldu ama başardım sanırım eve gidince biraz bozulacak. Tek çocuk olduğumdan herhalde yanımdan gerçekten hiç ayrılmaz. İlgi gösterip durur falan. Gereksiz yere hem de." diyerek cevapladım. Luna'da ince parmaklarını masada tıkırdatarak

"Ah, bizim annemiz de öyle. Sürekli 3 yaşındaki bebeklere davranılacak şekilde davranıyor. Devamlı konuşup kafamızı şişiriyor." dedi. Konuşurken parmaklarıyla masaya daha sert vurmaya başlamıştı. Gülümsedim ve

"Seninle ne kadar çok ortak noktamız var..." dedim. Anında aklım başıma gelerek "Yani sizinle demek istemiştim..." diye düzelterek Elaine'e döndüm. O da gülümseyince biraz rahatladım ve kaymak biramdan son yudumumu aldım. Kalkasım yoktu ve Luna'yı daha çok tanımak istiyordum.

"Birer tane daha içer misiniz?" diye sordum. İkisi de olumlu anlamda kafalarını salladı ve arkamı dönüp bardaki kadına seslendim

"3 tane kaymak birası lütfen" kadın da gülümseyerek 3 bardak çıkardı. Kızlara bakarak ;

"Beraber alışveriş yapmaya ne dersiniz?" diye sordum. Cevabı merakla bekliyordum. Eğer hayır derlerse... Bir daha suratlarına bakmazdım. Ya da bakamazdım. İkizlerin yine bakıştığını gördüm ve Luna'nın gülümsediğini görünce de rahatladım.

"Neden olmasın ki?" dedi ve garson kadının elindeki tepsiyi işaret ederek "Şunları içelim sonra kalkarız o zaman" diye ekledi. Elimde olmadan sırıtmaya başladım. Kendimi aptal gibi hissediyorum! Kaymakbiramı kaldırıp büyük bir yudum aldım.

"Imm , sanırım ailelerimiz tanışıyor?" diye sorup sinsice sırıttım. Umarım bu sorudan ne demek istediğimi anlamışlardır. Çünkü açıklayamayacağım bir şey. Aslında babam Lucius ve Regulus'un birbirlerini Narcissa ve Melanie gibi gayet iyi tanıdıklarını biliyordum. Onlarında farkında olup olmadıklarını merak ettiğimden çenemi tutamamıştım. Neyseki ikizlerde gülümseyerek ;

"Tabii ki" dediler. Bende sırıttım ve Elanie

"Tesadüf işte" diyerek kahkaha attı. Böylece kaymak biralarımız bitmiş ve alışverişe başlamanın zamanı gelmişti. Üçümüzde kalktık ve kızların bir kaç poşetini kendiminkilerle beraber taşıyarak Üç Süpürge'den çıktık.